30.11.2011

Şanlı Ciğer

Emek’te Bişkek Caddesi ( eski 8. Cadde) üzerinde yer alan Şanlı Ciğer güzel oturma yerlerine sahip. Çok büyük olmayan mekanda 4-5 basamkalı bir merdiven ile yarısı daha yüksek bir platformda kalacak ve bu kısmın alt tarafı da mutfak ve lavabolar için ayrılmış şekilde bir alana sahip. Önden gelen antep ezme ortalama bir kalite tutturmuş diyebiliriz. Lavaş olabildiğince ince açılmış ve güzel pişirilmiş. Fakat 2 kişi oturmuşken 1 lavaş gelmesi çok hoş değil. İstediğinizde tabiki bir ikincisi hatta üçüncüsü gelecektir ama artık bunların bir müşteri isteğinden bir servis rutinine dönmesi gerekir diye düşünüyorum. Ben beyti kebap eşim ise karışık pide istemiştik. Pideyi gerçekten başarılı buldum. Malzemesi de gayet iyi seçilmişti. Beyti için kullanılan et de lezzetliydi fakat damağım beni yanıltmadıysa sıvı yağ (muhtemelen ayçiçek) kullanılarak hazırlanmış. Ve haliyle bu lezzet konusunda bir dezavantaj oluşturmuş. Bu önemli ayrıntı haricinde bir problem yoktu. Garson ile yaptığım konuşmadan ilginç de bir bilgi aldım. Şanlı Ciğer, Şanlı Edessa ve 63 Edessa bir zamanlar kardeşlerin işlettiği (sanırım Şanlı Edessa adı altında olsa gerek fakat o kısmından çok emin değilim) ortak restoranlarmış. Fakat sonra kopmalar yaşanmış. Eski yazımdan okumuşsanız hatırlarsınız, şu an için Şanlı Edessa açık ara önde. Sadece bu 3 restoran arasında değil Ankara’nın en iyilerinden olduğunu düşünüyorum. Fiyatlar konusuna gelirsek  bence hesaplı, beyti için mönü fiyatı 14 TL, karışık pide için ise 11 TL idi. Kola 3, ayran (büyük) ise 2,5 TL.  E tabi bu arada adı Şanlı Ciğer olan bu mekanda esasen ciğerin lezzet ve kalitesini konuşmak lazım, kısmetse o da başka bir sefere.

29.11.2011

Kavaklıdere KavClub, Ankara

Akyurt Kavaklıdere şarap üretim tesisleri bünyesinde konuşlu KavClub’ın çok güzel bir manzarası var. Bulunduğu hakim tepe nedeni ile çevresindeki bahçe, ağaçlık alan ve çok olmasa da serpiştirilmiş şekilde yeşil alanlar yemeğinizi yerken sizlere rahatlatıcı bir görüntü sunuyor. Açık alanda bir masada oturmuşsanız (ki soğuk, yağmur, kar gibi ciddi bir engel yok ise öyle yapın) özellikle yaz aylarında esen hafif rüzgar sanki dağda piknikteymişsiniz gibi bir atmosfer yaratıyor. Restoranın hemen yanında açık yüzme havuzu daha bulunuyor ve özellikle yaz aylarında Ankaralılara havuzda serinleme imkanı da sunuyor. Hatta arkadaşlarla toplanıp önce basketbol oynadıktan sonra kendinizi havuza atabilir, sağlam bir sporun üzerine de (ki iyice acıktığınızı düşünüyoruz) restoranda oturup güzel bir yemek ziyafeti yapabilirsiniz. KavClub mönüsünde steak den tutun pizzaya, tavuk etinden değişik makarnalara kadar bir çok alternatif mevcut. Bir Kavaklıdere işletmesi olduğu için de ne söylerseniz söyleyin önden küçük bir kadeh şarap ikram ediliyor. Ankara’nın kalabalık atmosferinden bunaldığınızda gelebileceğiniz bir mekan fakat şehre çok yakın değil. Şehir merkezinden hemen hemen 30-35 km uzaklıkta. Havaalanına giderken Ülker fabrikasının bulunduğu yerden Çankırı yoluna dönüyorsunuz ve yaklaşık bir 7-8 Km sonrasında sağ tarafta bulunuyor. Fiyatlar için hemen hemen şehirdeki muadilleri ile aynı diyebiliriz.
İnternet sitesi için tıklayınız..

28.11.2011

Konyalı Hacı Usta, Ankara



Malum Ankara’da Konya mutfağından lezzetler sunan bir çok farklı isim altında mekanlar mevcut. Farklı kalitelerde hizmet sunan bu mekanlardan oluşan geniş yelpazede Konyalı Hacı Usta’nın iyi bir yeri olduğunu söyleyebiliriz. Ben zaman zaman Cevizlidere şubesine gitme şansı buluyorum. Özellikle etli ekmek ve bıçak arası tam da olması gerektiği gibi, Konya’daki orijinalinden farksız. Hiç bilmeyenler için belirtelim, normal pideye göre eni çok daha ince ve uzunca olan etli ekmek tabak yerine uzun bir tahta üzerinde ikram ediliyor. Bilirsiniz Konya mutfağında yağ önemli bir yer tutar. Çok uzun sunulan etli ekmeğin bir köşesinden başlarsınız ve siz diğer uca yetişemeden soğuma nedeniyle yağda katılaşma başlar. Bu nedenle küçük bir tavsiye; eğer mekana 2 kişi gitmişseniz garsondan rica edin, önce gelen bir taneyi 2 kişi 2 farklı uçtan başlayarak bitirin ve hemen akabinde diğeri gelsin. Böylece soğutmadan ve lezzet kaybı yaşamadan afiyetle yiyebilirsiniz. Eğer tek başınıza gidecekseniz hızlı yemekten başka çareniz yok. Ama dikkat edin midenizi yormayın ;)

22.11.2011

Suchico


Bu yazımızda uzak doğu lokantası konusunda ülkemiz için geçmişteki bazı bireysel başarısız denemelerin ardından ciddi bir franchise sistemi ve çok sayıda şube ile bu işe girişmiş bir başarı öyküsü var. Adı da: Suchico.. ilk olarak 1997 yılında boy gösteren Suchico’nun şu anda 3 büyük İstanbul, Ankara, İzmir’in yanı sıra Antalya ve kıbrıs’ta da şubeleri bulunmakta. Ben Ankara GOP şubesine eşim ile birlikte gitmiştim. Arjantin ve nenehatun Caddelerinin arasında kalan Attar Sokak’ta yer alıyor. Biraz kuytu köşede kalmış bir havası var, fakat hem iç hem dış alana sahip güzel bir mekan hazırlamışlar. Biz dışarıda oturmayı tercih etmiştik. Şimdi AVM’ler de açılan şubeler ile Suchico’ya ulaşım çok daha kolay oldu. Ayrıca bildiğim kadarıyla paket uygulaması da mevcut. Uzak doğu yemeklerini sevenlerin düşledikleri Çin, Japon ve Tai yemeklerini gerçek kalitede bulabilecekleri harika bir zincir Suchico tarafından oluşturulmuş durumda ve hızla büyüyor. En son İstinye’de bir şube açıldı. Acılı ekşili çorbayı bu tarzı sevenlere önerebilirim. Tabi acı konusunda hassasiyetiniz varsa bunu kesinlikle göz önünde bulundurmalısınız. Başlangıç favorilerim arasında tabii ki Çin böreği ve çıtır levrek, karides köfte ya da susamlı tavuk olabilir. Nedense salataları çok sevebileceğimi sanmadığımdan denemedim. Tavuk ve dana etinde bir çok seçenek mevcut. Fakat nedense Suchico benim zihnimde daha çok deniz mahsulleri ile örtüşen bir konsept oluşturmuş. Tatlı ekşi soslu karides güzel, çok farklı bir tat önyargısı olanlara zencefilli çıtır levrek olabilir. Suchi rolls olarak da bence California. İnternet sayfası için tıklayınız..

17.11.2011

Bursa İshakbey İskender, CEPA


Ankara Kentpark AVM’nin yemek katında yer alan Bursa İshakbey, sıralı dizilmiş yemek mekanlarından uzakta ve ayrı bir yerde konumlandırılmış. Kendi masa grubu ile hizmet veriyor. Daha çok iskender sevenlerin tercih ettiği mekanda farklı köfte ve tavuk menüleri de mevcut. Ama tabii ki mekan devamlılığını İskender konusundaki başarı çıtasına göre belirlemek zorunda. Bugüne kadar 2 kez Bursa İshakbey’de İskender yedim. Ve bu işin hakkını verdiklerini söyleyebilirim. Eğer çok büyük bir beklenti yapmazsanız ve canınız çok çektiyse künefe de isteyebilirsiniz. Aslında künefeleri pişirilme konusunda gayet usta ellerden çıktığını her yönüyle hissettiriyor. Fakat işte en can alıcı nokta olan kullanılan peynir kalitesi biraz vasat. Oturma yerleri güzel, servis hızlı, çalışanlar güler yüzlü. Daha önce Karacaoğlu hemen Kentpark’ın yanında yer alan ve görece daha çok ziyaretçiyi ağırlayan Cepa AVM’nin yemek katında daha iyi bir yerde konuşlanmış olmasına rağmen bilmediğim sebeplerden kapatmak zorunda kalmıştılar. Umarım Bursa İshakbey kalıcı olmayı başarır. Restoranın İstanbul ve Aksaray’da da şubeleri mevcut. İnternet sayfası için tıklayınız.

14.11.2011

Cafe Sade, Ankara


Bu yazımda sizlere çok harika bir mekandan bahsedeceğim ama ne yazık ki siz oraya gidemeyeceksiniz. Bunun sebebi ise bilmediğim bir nedenden ötürü mekanın kapanmış olması. Ankara Kızılay’daki Selanik Caddesini bilirsiniz. Meşrutiyet’ten Metropol Sinemasına gitmek için döndüğümüz sokak hani. İşte bu dönüşü yaptıktan sonra hemen bir kaç bina ileride “Cafe Sade” isminde çok şirin bir mekan vardı. Ne zamandır oradaydı bilemiyorum fakat sene 2007 idi ve eşimle henüz flört aşamasındaydık ve nerdeyse her akşam işten çıktığımızda Kızılay’da buluşurduk. Tabi ilk işimiz hemen güzel bir yer bulup akşam yemeğini halletmek olurdu. Bu nedenle de rutinden uzaklaşmak için her zaman bilmediğimiz başka başka mekanları denerdik. İşte Cafe Sade’yi de böyle keşfetmiştik. Uzunlamasına bir dikdörtgen alana sahip, sıra sıra dizili büyük toplar şeklinden lambaları olan, duvarı boydan boya geçen deri kaplamalı oturma alanı ile karşıda oturacak olanların da sandalyede oturdukları bir masa düzenine hakim, artık neredeyse tanışık olduğumuz düzgün, efendi garsonlar, çok da zor olmamasına rağmen bir çok mekanın beceremediği güzel müzik seçimini çok iyi yapan, çok kalabalık olmadıklarından emin olduğum mutfakta harikalar çıkaran bir ekibe sahip şirin bir mekandı Cafe Sade. Ben Ankara köftesine bayılırdım. Eşimin favorisi ise tavuk şinitzeldi. Tatlılardan da tiramisu işini çok iyi kıvırıyorlardı. Hele bir de bazlama üzerine yapılmış pizzaları vardı ki bir çok insan yakıştıramasa da çok iyi oluyordu. En çok gittiğimiz mekan olmuştu Cafe Sade. Hatta çoğu zaman soğuk Ankara kış günlerinde yemekten sonra ayrılmıyor, çayımızı kahvemizi de Cafe sade’de içiyor ve saatlerce zaman geçiyorduk. Tabi şimdi bir anlam ifade etmiyor ama fiyatları da o kadar iyiydi ki, şaşırıp kalıyorduk. Nedense çok kalabalık olamıyordu Cafe Sade. Kafamda canlanan resim, güzel bir hizmet vermek isteyen bir adam var. Her şeyi çok güzel ayarlamış, kurmuş. İnsanların mekanını keşfetmesini bekliyor ve bu arada da gerek fiyatları makul tutmak gerekse hizmet kalitesini aksatmamak için elinden geleni yapıyor fakat olmuyordu. Yeteri kadar insan keşfedemeyince Cafe Sade’yi bir gün bir yerden koptu ipler ve maalesef kapanmak zorunda kaldı.

11.11.2011

Karacaoğlu Et Lokantası


Esasında ilk olarak CEPA Alışveriş Merkezi’nde bulunan şubesine giderek tanışık olmuştuk Karacaoğlu Restoran ile. Hatta uzun yıllardır devam ettirdiğim ön yargımı burada kırarak Künefe tatlısını ilk kez yemiştim ve geride kalan senelerime hayıflanmıştım. CEPA’da en üst kat ve en köşede olması sebebiyle her ne kadar deniz göremesek de Ankara’da yemeğinizi yerken hoş bir manzara sunuyordu mekan. Kebapları, tatlıları, çalışanlarının tutumu da gayet hoş ve güzeldi. Ama nedendir bilemiyorum bu şubesi kapandı Karacaoğlu’nun. Aklıma gelen fast food un açık ara liderliğini ispatladığı AVM ler de belki de yeterli sürümü sağlayamadı. Bir fast food şubesine göre daha büyük bir mekan (malum ortak alan oturma yerinden faydalanamıyor ve müşterilerine daha iyi bir oturma alanı sağlamak zorundalar) işlettiklerinden belki kirasının yüksekliği de etkili olmuştur bu kapanış konusunda. Ama neyse ki hala gidilebilecek Karacaoğlu restoranımız mevcut. Söğütözü civarında eski adıyla Mesa (yenisinin telaffuzu hem zor hem bir garip: TOBB ETÜ) Hastanesinin az ilerisinde yer alıyor Karacaoğlu Restoran. Oldukça geniş bir alana yayılmış olan mekanda isterseniz açık havada isterseniz kapalı ortamda oturabiliyorsunuz. Mekan dekorasyonu ve kullanılan masa sandalye kalitesi/şıklığı konusunda bir problem yok. Park yeri konusunda ise yol kenarlarını da hesaba katarsak aman aman bir sorun olacağını zannetmiyorum. İskender Kebap konusunda oldukça iyiler, hem eski CEPA şubesi hem de burası kendini bu konuda ispatladı. Gerek artık Ankara için bir marka olma yolunda ilerleyen baklavası, gerekse eski şubelerinde denediğim künefe ile şerbetli tatlı konusunda 10 puan alan Karacaoğlu’nun fırın sütlacı da bir harika. Ortaya isteyeceğiniz bir salata da parasını hak ediyor. 2011 Ramazan Ayı’nda maalesef ben gidememiştim fakat şirketimizden oldukça kalabalık bir grup iftar yemeğine gitmişlerdi ve Bakan Volkan Babacan’ın da o gün Karacaoğlu’nda iftar ediyor olmasına rağmen servis hızı ve hizmet kalitesinden herhangi bir ödün vermemişler. Gönül rahatlığı ile gidilebilecek bir mekan. Fiyatlar pahalı değil ve cebinizi yakmıyor.

5.11.2011

Şanlı Edessa


Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine gitmiştik Şanlı Edessa'ya. Kendisi ile yaptığımız konuşmayı kısaca özetleyecek olursam "Her defasında başka kebapçıları denemek istesem de yaptığım karsılaştırmada hep Şanlı Edessa daha ağır basıyor" demişti. Bu nedenle çok merak ederek esim ve o zaman henüz 18 aylık olan oğlumu da alarak bir aksam yemeği için Şanlı Edessa'nın yolunu tuttum. Hemen belirteyim daha eski olan ve bilinen şube Emek 8. Cadde de olan. Bir diğeri ise Kuğulu Park’ın içinde yer alıyor. Biz Emek 8. Cadde'deki şubeye gittik. Yeri çok zor sayılmaz Bosna Hersek Caddesi'nden 8. Cadde'ye (yeni adi Bişkek Cad.) döndükten sonra bastan saydığınızda solda kalan  5. sokağın köşe başında yer alıyor. Çok güzel dekore edilmiş bir mekan. Arabanızı valeye bırakıyorsunuz o bir şekilde cadde üzerinde sizin için park yeri buluyor. Lavabo ve tuvalet gerçekten çok temiz ve kaliteli bir seramik ile 5 yıldızlı otel lobilerininkini andırır bir tasarıma sahip. Gel gelelim yemeklere. Öncelikle arkadaşımın özellikle vurguladığı içli köfteyi denedim. Gerçekten de özellikle anlatılacak kadar var. Ezme ve lebeni ikram olarak geliyor. Cevizli kaşık salatayı denemenizi öneririm. Biz çok memnun kaldık. Ana yemek olarak ise kuzu fileto ile kuşbaşılı pide söyledik ve ikisi de kendi sınıfının en iyelerindendi diyebilirim. Özellikle ucuz-pahalı çok fazla mekanda karsınıza çıkabilecek kuşbaşılı pide için bir fark söz konusu ve yemeye değer. Kuzu eti de gerçekten lezizdi. Çalışanlar gerçekten çok sıcakkanlılar. Her zamanki adetleri midir bilmiyorum fakat restorandan ayrılırken bizim küçük beye bir tahtadan kukla fare oyuncak verdiler. Kalitesini düşünecek olursak fiyatlar için makul diyebiliriz. Fakat hatırladığım tatlı fiyatları sanki genele göre de daha yüksek kalmıştı. İnternet sayfalarına 
buradan ulaşabilirsiniz.

4.11.2011

Tevfik Kış Kebap, Pide ve Et Lokantası


Ülkemizin yetiştirdiği önemli güreşçilerimizden olan Tevfik Kış’ın Avrupa, Dünya ve olimpiyat şampiyonluklarının yanı sıra çok iyi hizmet veren bir de restoranı bulunmaktadır. Tevfik Kış’ın en önemli başarısı 26 yaşında iken 1960 Roma Olimpiyatları’nda kazanmış olduğu altın madalyadır. Bundan tam 10 yıl sonra da Ankara Ulus’ta kebapçılık işine girişmiştir. Farklı isimler ve ortaklar ile devam eden senelerden sonra 2001 yılında kendi ismini marka yapmış ve yoluna bu şekilde devam etmektedir. Ünlenmesine büyük katkıda bulunan Kızılay Karanfil Sokak’taki merkez şubesinden sonra yine Kızılay menekşe Sokak’ta bir şube daha açmış, sonrasında da İstanbul Metroport AVM deki şubesi ile Ankara dışına çıkmıştır. 
Ilk defa esimle flort donemimizde gitmistim Tevfik Kis'a. Esimin tavsiyesi uzerine de mantarli pide yemistim. Gercekten de en iddiali pideleri mantarli olanidir. Bunun yaninda mantar corbasi da cok basarilidir. Bu nedenlerden ne zamanTevfik Kis'a yolum dusse ya corbayi ya pideyi mantarli secerim. Simdiye kadar yolum hep Karanfil Sokak'taki merkez subesine dustu. O nedenle Menekse Sokak hakkinda yaniltici olmak istemem ama Karanfil Sokak her zaman icin cok kalabalik oluyor fakat yine de garsonlar ciddi bir kosusturmaca ile servisi aksatmamak icin ellerinden geleni yapiyorlar. Bu arada cok onemli bir eksiklikleri vardi "cay ikaraminda bulunmamak gibi" ki artik bu durumu da duzelttiler ve o guzel yemek sonrasinda iyi demlenmis bir bardak caydan da mahrum kalmiyorsunuz.Fiyatlar konusunda bilgi veren ve guzel sadelikte tasarlanmis internet sitelerine ulasmak icin tiklayiniz.  

3.11.2011

Hacıbaba Et Lokantası (Baklavacı Hacıbaba)

Hacıbaba dekorunu değiştirdikten sonra gerçekten iyi bir hava yakalamış. Çeyrek daire biçiminde sırt sırta vermiş deri koltuklar özellikle bizim gibi küçük çocuğu olanlar için çok iyi. Biz eşimle bizim küçük beyi aramıza almıştık, o da koltuk üzerinde ayakta dikilerek dörtlü çeyrek dairelerin ortasındaki alan yerleştirilmiş süs ağaçlarının yaprakları ile oynamıştı. Yine restoranın bir çok yerinde asılı plazma TV ler de oyalanmasında bir hayli işe yaramıştı. Yemek tarafına gelecek olursak asıl ününü baklavada yapmış olan Hacıbaba et ve kebap konusunda da çok iyi. Eşim başlangıç olarak içli köfte ben ise çiğ köfte istemiştik ve her ikisi de gayet güzel hazırlanmış ve lezzetliydi. Kebap olarak ise karışık ızgara ve beyti sarma hem kullanılan etin kalitesi hem de pişirilme şekli olarak bizleri memnun etti. Ortaya söylemiş olduğumuz salata da standartların üzerindeydi. Asıl ününü baklavaya borçlu dedik fakat maalesef Hacıbaba bu en iyi olduğu konuda biraz düşüş sergiliyor. Hacıbaba’ya gelmişken ne kadar doymuş olursak olalım baklava yemeden gitmek olmaz prensibiyle hareket ettik fakat porsiyon olarak masamıza gelen baklava daha önceleri kilo ile aldıklarımızdan daha düşük bir kalitedeydi. Fakat Hacıbaba’nın bu konuda uzun süreli bir problem yaşayacağını düşünmüyorum, sadece eskiye dönmesi yeterli olacaktır. Bir bilgi notu, Hacıbaba’da alkol bulunmuyor. Mekan içerisinde iş toplantılarına ev sahipliği yapacak biçimde dizayn edilmiş özel odalar bulunuyor. Muhtemelen mekana gelen devlet büyükleri de bu odalarda ağırlanıyorlardır. Hesap konusunda ise ne ucuz ne de pahalı diyebilirim. Belirtmek istediğim bir diğer nokta Ramazan iftarlarında her mekanda kaçınılmaz olan kalite düşüşünün Hacıbaba’da kendisini daha da bir hissettirdiğini bir çok arkadaşımdan duydum ve sırf bu nedenle bir iftar yemeği için cesaret edip gidemedim. Bu konuda da bir iyileştirme sağlanırsa Hacıbaba Ankara’nın en önde gelen et lokantalarından biri olacaktır. Bu arada mekan Mevlana Bulvarı (Konya Yolu) üzerinde yer alıyor ve otopark konusunda hiç problem yok diyebiliriz.

Çömlek, Çamlıca Tepesi, İstanbul


İstanbul Çamlıca Tepesi’nde yer alan Turistik Çamlıca Caddesi üzerinde yer alıyor Çömlek. Ailemle birlikte yaptığım bir İstanbul ziyaretimizde bir arkadaşım akşam yemeği için götürmüştü Çömlek’e. Biraz geç kaldığımız için dönen cam platform ile yavaş bir şekilde değişen manzaralı yerden masa kapmayı başaramadık. Fakat restoranın diğer bölümleri de güzel bir masa düzenine sahip diyebilirim. Çömlek sabahları kahvaltı da veriyor fakat insanlar daha çok Çömlek’in meşhur kuru fasulyesini yemek için geliyorlar. Bizlerin siparişleri de genel müşteri profiline uygun olarak kuru fasulye, pilav, turşu ve yoğurt olmuştu. Fasulyeler çok iri taneli ve hiç suyu kalmayacak şekilde pişirilmiş. Çok nefis bir tereyağı tadını her çatalınızda hissedebiliyorsunuz. Açıkçası Hüsrev’den de daha önce gittiğim bir mekan olduğundan benim için sıra dışı bir deneyim oldu diyebilirim. Çünkü tartışmasız bir kuru fasulye yemeğinin (ama burada bir parantez, öyle bizim çarşıda pazarda bulabileceğimiz bir fasulye cinsi değildi) bu kadar güzel yapılabileceğine şahit olmama ve hayatımdaki en iyi kuru fasulyeyi yememe sebep oldu Çömlek. Ve gözünüze az gibi görünen miktarla gerçekten doyuyorsunuz. Tabi tereyağı kokusundan/tadından rahatsız olanlar varsa dikkate almaları gereğini vurgulamak lazım. Ben ekmeğimi yemeğin suyuna şöyle bir bandıramazsam olmaz diyenler için de küçük bir uyarı. Pilav için ise ne kötü ne de iyi diyebilirim. Ama zaten Çömlek’in kuru fasulyesini yerken pek de pilav aramıyorsunuz. Böyle bir kalite, böylesine güzel ve özel bir mekan için ise fiyatlar gerçekten ucuz. Eğer İstanbul’da yaşıyorsanız canınız kuru fasulye çektiğinde hiç düşünmeden gidebilirsiniz. Bir not daha sanırım Ramazan Ayı’nda sahurda da hizmet vermekteler.

2.11.2011

Amasra Canlı Balık (Mustafa Amca'nın Yeri)


Eşimin hamile olduğu yıl, hem otellerde her şey dahil hengamesini kaldıramayacağımızdan hem de Güney ile Ege’deki aşırı sıcaklar nedeniyle daha kısa ve daha yakına bir tatil planlamıştık. Önce Safranbolu ardından da Amasra’ya geçtik. Amasra’da Lütfiye Teyze’nin o denize bakan, şirin pembe pansiyonunda konaklamıştık. Amasra’ya ilk gelişimizdi ve açıkçası pek de bir araştırma yapmamıştık. O nedenle Pansiyonu işleten tatlı teyzemize “En iyi balığı nerede yiyebileceğimizi sorduk ve o da bize hiç tereddütsüz Mustafa Amca’nın Yeri”ni tarif etti. Mustafa Amca’nın yeri hemen denizin kıyısında, dalga seslerinin müthiş ahengi eşliğinde çok güzel bir yemek keyfi yaşanabilecek bir konuma sahip. Biz gittiğimizde hafta içi olması sebebi ile restoran çok kalabalık değildi. Ben bu durumu her zaman büyük bir avantaj olarak görmüşümdür. Ne yapıp edip aslında çok kalabalık olan mekanlara kalabalığın en az olacağı saat ve günleri tercih ederek gitmeli, böylece mekanın olası bir yoğunluk nedenli hizmet kalitesinin düşmesinden etkilenmemelidir. Tabi bu her zaman için mümkün olamayacak bir durum. Sipariş olarak ben barbun tava, eşim de istavrit tava söyledik. Balıklar günlük hatta saatlik. Biz yemeğimizi yerken de küçük bir balıkçı teknesi restorana yanaşıp tutmuş olduğu balıkları iletiyordu. Her iki balık da çok iyi pişirilmiş, çok lezzetliydiler. Ama sadece bu kadar değil, bizi asıl hayran bırakan masamıza gelen salatanın sunumu, içinde çok fazla sayıda kullanılmış farklı otlar ile müthiş lezzeti oldu. Acaba bu salatanın aynısını Ankara’da yapan bir yer var mıdır, eğer öyleyse sırf salata yemek için bile gidebilirim. Gelen hesap da yediğimiz içtiğimize kıyasla çok makuldü. Her yönüyle o kadar memnun kalmıştık ki ertesi gün dönüş yolculuğuna çıkmadan öğle yemeğimizi yine Mustafa Amca’nın Yeri’nde yedik ve öyle ayrıldık Amasra’dan. Ayrıca soğuk mezeler de oldukça başarılı. Bu arada Mustafa Amca restoranın kurucularından fakat artık yaşamıyor. Oğulları işletiyorlar ve mekanın bir diğer ismi de (hatta daha çok kullanılan) Amasra Canlı Balık. Çok güzel bir İnternet siteleri var, ulaşmak için tıklayabilirsiniz.

1.11.2011

Kukla Kebap, Balgat


Kukla Kebap Balgat Şubesi Ulus-Balgat dolmuşlarının Balgat’ın içinde yolcu topladıktan sonra Konya Yolu ‘na (Mevlana Bulvarı) çıktıkları arada yer alıyor. Adresi tam netleştirmek gerekirse Aliye Yahşi Kız meslek Lisesi’nin karşısında bulunuyor. Çankaya Üniversitesi’nde katıldığımız bir seminer sonrası öğle yemeği için gitmiştik arkadaşlarla. Biraz da belki öğle vakti olduğundan aracımıza park yeri bulmakta bir hayli zorlandık ve biraz ilerilerde bir sokak bulduktan sonra yürüdük. Otopark konusunda çok yeterli diyemeyeceğim, fakat akşam vakitlerinde bu kadar kötü olacağını sanmıyorum. Mekan dekorasyonunda ve temizliğinde göze çarpan herhangi bir nahoş durum yok. Aynı şekilde garsonlarda oldukça iyiler. Mekana özel olan kukla kebap sipariş ettik. Mekana özel diyorum fakat aslında İskender kebaba verdikleri özel biri isim. Fiyatı da piyasada yediğiniz İskender kebaplardan biraz daha pahalı. E böyle olunca biraz daha farklı bir tat bekliyorsunuz ama kendi adıma çok beğenmedim. Herhangi bir fark oluşturulamamış ve çok daha güzel İskender kebap yediğim mekanlar var. O konudaki performansları nasıldır bilmiyorum fakat mekanın aynı zamanda adını da almış olduğu çocuklara yönelik kukla gösterilerinin ehil bir kişi tarafından yapılıyorsa gerçekten fark yaratacağını düşünüyorum. Bu konuda tecrübe yaşamış olanlar varsa yazarlarsa sevinirim.