26.04.2012

konuşu-yorum: Pekmezdeki Tehlike!

2.5 yaşındaki oğlumuza uzun bir süreden beridir hemen hemen her gün bir kaç tatlı kaşığı pekmez yediriyoruz. Böyle davranmakla da  sağlık adına çok doğru bir hareket yaptığımızı düşünüyorduk. Ta ki geçenlerde Ntvmsnbc’nin sağlık köşesinde okuduğum bir yazıya kadar.
Yazının can alıcı noktasından bahsedecek olursam pekmez içerisinde bulunan bir kanserojen maddeden bahsediyor. Bu maddenin kısa adı (uzununu araştırmadım) HMF ve ısı ile miktarı artan bir madde. Yazıda yapılan vurgu da pekmez yapılış aşamasında çok yüksek ısılarda kaynatılırsa bu maddenin kanserojen etki yapabilecek miktarlarda açığa çıktığı. Bu nedenle pekmez çok düşük ısılarda uzun süre kaynatılarak yapılmalı imiş. Ve bu yazıyı hazırlayanlara bir özel teşekkürümü de pekmezin saklama koşullarına ilişkin cahilliğimi giderdikleri için etmek isterim. Biz pekmez kavanozunu mutfak dolabında oda sıcaklığı koşullarında saklıyorduk. Oysa pekmez buzdolabında, serin ortamda muhafaza edilmeliymiş. Nedeni ise yine aynı, HMF maddesinin zamanla miktarının yükselmemesi için.
Açık söylemek gerekirse bu bilgileri edindikten sonra endişeye kapıldım ve çocuğun biten pekmezini yenilemeyi bile geciktirdim. Sonra da bir gün bir hipermarkette farklı pekmez markalarının üzerlerinde bu konuya ilişkin bir göz attım.
Tümünde Türk Gıda Kodeksine uygundur yazıyor ama Türk Gıda Kodeksinin bu konudaki standardı nedir bilemediğimden bu bilgi çok da bir şey ifade etmiyor. Bir kere en azından mevcut HMF değerleri kavanoz üzerinde neden yazmıyor bunu anlamak mümkün değil. Açıkçası helva konusundaki geçmiş ve ismini de düşünecek olursak kafamdaki “en olur” marka Koska idi ve şu ana kadar da hep onu kullandık. Fakat Koska’nın üzerinde kaynatma usulüne ilişkin de bir bilgi yoktu. Diğer markalar olan Uzungil ve Seğmen’de de böyle bir bilgiye rastlayamadım. Tam o sırada Tariş pekmezin fiyatının diğerlerinin 2 katı olduğunu gördüm ve acaba diyerek hemen kavanoz üzerindeki yazıları taramaya başladım. Hatırladığım kadarıyla üzerinde “Yöresel usullere göre buhar altında kaynatılmıştır. Zamanla HMF değeri yükselebilir. Buzdolabında saklayınız.” yazıyordu. Açıkçası hala emin değilim fakat daha uzun sürede kaynatıyorsa daha az üretir, daha az üretirse daha pahalıya satmak zorunda kalır mantığından ve üzerinde yazan ifadelerden dolayı biraz rahatladım. Sakın yanlış anlaşılmasın burada herhangi bir markayı ön plana çıkartmak istemiyorum. Sadece bu konudaki endişemi sizinle paylaşmak ve belki ilgili birileri de bu yazıyı okurlarsa doğrudan sağlığımızı tehdit edebilecek bu konuda bir düzenleme yapmalarını tetiklemek istiyorum. Hatta pekmez firmalarından bu konuda bir bilgilendirme, misal Koska ben de pekmezimi yaparken düşük ısı altında kaynatıyorum diyorsa kavanozuna bu bilgiyi eklemesi gibi bizleri bilgilendirecek ve rahatlatacak durumlara yol açmak isterim.

10.04.2012

Mado, Üstün Deko City AVM, Brunch


Geçtğimiz haftasonu brunc için Eskişehir Yolu 14. Km de yolun hemen sağında yer alan Mado’ya uğradık. Bizi ne kadar zorlayacağını bilsekte bu defa 2.5 yaşındaki oğlumuzda bizimle birlikteydi. Heemen belirteyim Cumartesi ve Pazar günleri mekanda keman, gitar ve vurmalı çalgıdan oluşan bir grup enstrümantel müzik yapıyor ve kahvaltıyı biraz daha renkli hale getiriyorlar. Bu mekan için önemli bir artı. Fakat çok büyük bir eksi ise masa ebatlarıyla ilgili. Eğer 2 kişi olarak gitmişseniz (ki bizim bir de buçuğumuz vardı) yuvarlak ya da dikdörtgen size gösterilenmasalar o kadar küçük ki masaya sığamıyorsunuz. Düşünün brunch’a gitmişsiniz ve kahvaltlıklar kadar, zeytinyağlılar, mezeler, pastalar derken ikinci bir tabağa dahi yer bulmakta çok güçlük çekiyorsunuz.  Biz olayı oturduğumuz koltukların geniş kolçaklarını kullanarak çözdük. Sandalyede olsaydık ne yapardık bilmiyorum.
Mekanla ilgili bilgilere gelince park etme konusunda hiç bir problem yok çünkü sonuçta küçükte olsa bir AVM otoparkındasınız. Mekan 2 katlı, açık büfe kısmı hemen mekanın girişinde yer alıyor fakat oturma bölümlerinin büyük çoğunluğu üst katta yer alıyor. Canlı müzikte bu katta yapılıyor.

Peynir, zeytin çeşitleri yeterli ve kaliteli idiler. Bunun haricinde menemen ve elma dilimli patatesi de beğendi. Hem petek bal, hem de süzme bal vardı fakat bir brunch klasiği bir çok şeye sıra gelmediğinden balların tadına bakamadım. Sanırım kendi yaptıkları açıkta fındık krema vardı ve tadı nutellayı oldukça andırıyordu. Bu konuda kendilerini tebrik ederim. Meze olarak rus salatası, haydari gibi yoğutlu bir çok çeşit vardı ama ben çok başarılı bulmadım doğrusu. Tatlılar konusuna gelirsek, baklava olarak cevizli çeşit sunulmuştu. Çok fena olmamakla birlikte çok üst seviye değildi, eğer Mado’nun cevizli baklavası bu ise ayrıca para vererek almam doğrusu. Tabağı yenilemek için aşağı indiğimde fıstık sarma gördüm ve acaba nasıldır diyerek sadece 2 tane aldım. Çok beğendiğimi söylemeliyim fakat bir sonraki inişimde yoktu. Bence çeşitleri oraya azar azar koymak mekanın hoş olmayan bir taktiğiydi bence. Ben sadece 2 tane alabilirken (sanırım 4-5 tane vardı zaten) bir çok insan hiç göremedi. Yaş pasta ve kuru pastalar için de ortalamaydı diyebilirim.
Çay güzel demlenmişti fakat servisinde ara ara problemler yaşandı ve çaysız kaldığımız anlarda oldu. Ekmek çeşitleri de bence biraz fazla cılız kalmıştı fakat ekmek yemeyi tercih etmediğimden çok sorun olmadı. Çok uğrak bir yerde olmaması ve Üstün Dekocity AVM’nin standart AVM anlayışına sahip dükkanlar barındırmaması buradaki Mado’nun en büyük eksiği.